2002’den beri Türkiye, ekonomisine dışarıdan yapılan saldırılara çanak tutanlara, darbe girişimlerine, küresel krizlere, ülkeye zarar vermek için gerçekleştirilen ayaklanmalara rağmen büyümeye devam etti. Çünkü Türkiye, 18 yıldır millileşme hamlesini ön planda tutarak kararlılıkla yolunda devam etti. Ülkesinin anahtarını “IMF”ye teslim etmedi. Hatta aksine, teslim edenlerin arkasını toplayarak Mayıs 2013’te IMF’ye olan borcunu kapattı.
Dışa bağımlı Türkiye, üreten ve ürettiğini daha fazla dışarıya satan bir ülke haline geldi. 2002’de toplam 36 milyar 205.1 milyon dolar olan ihracatını 2019’da 180.5 milyar dolara yükseltti. İhracatın GSYİH’ya oranı 2002 yılında yüzde 15,12 iken, son verilere göre yüzde 21,77’ye yükseldi. Cari işlemlerin GSYİH’ya oranı 2002 yılında yüzde -0,63 iken 2019 yılında yüzde 0,35’e yükseldi. Türkiye; OECD ve AB ülkeleri arasında en düşük kamu borcuna sahip ülke oldu. TCMB toplam rezervleri 93 milyar 62 milyon dolara yükseldi.
Tarımda Devrim
Türkiye makroekonomisini toparlamakla yetinmedi, tarım alanında adeta devrim yaptı. Samanın bile ithal edildiği günler geride kalırken, saman üretimi yıllık 25 milyon tona ulaştı. 2019 yılında sadece 150 kg ithal edilip, 7 bin ton ihraç edildi. Tarımsal Gayrisafi Yurtiçi Hasılası 2002’de 24 milyar dolarken, 2019’da 51,8 milyar dolara yükseldi. 2002 yılında 3,8 milyar dolar olan tarımsal ürün ihracatı 2019’da 17 milyar dolara yükseldi.
Hastaneler Hayat Kurtardı
Her fırsatta şehir hastanelerine karşı çıkanlar, salgınla birlikte Türkiye’nin ileri görüşlü adımlar attığını anladı ve Türkiye, millileşme hamlesiyle başarısını tüm dünyaya duyurdu. 2002’de bin 156 olan hastane sayısı bugün bin 600’den fazla. 164 bin 471 olan yatak sayısı 239 bine yükseltildi. Yoğun bakım yatak sayısı 2 bin 214’ten yaklaşık 40 bine ulaştı. İlk yerli üretim solunum cihazı üretildi ve binin üzerinde ihraç edildi. Dünyanın en büyük ekonomilerine bile yardım elini uzatan ülke, Türkiye oldu ve dünyanın her yerinde başarısı takdir edildi.
Enerjide Uluslararası Projelere İmza Attı
Türkiye, son 20 yılda gerçekleştirilen yeni hidroelektrik santralleriyle, Avrupa’da Norveç’ten sonra 28 bin 469 MW kapasite ile ikinci sıraya yükseldi. 1998’de Türkiye’deki baraj sayısı 246 iken 2018’de bu sayı 821’e ulaştı. Türkiye’nin 18 yılda enerjide attığı adımlarla dışa bağımlılığını minimuma indirdi. 2019 yılı itibarıyla 81 ilin tamamına doğalgaz verildi. Enerjide yerli kaynakların üretimdeki payı artırıldı. HES, Jeotermal, kömür santralleri gibi üretim tesisleri 8 bin 474’e ulaştı. Enerjide kurulu güç 91 bin 267 megavata yükseldi. Yunanistan ve GKRY’nin bölgede Türkiye ve KKTC’yi dışlayan planlarına, Fatih ve Yavuz sondaj gemilerini devreye sokarak cevap verdi. Libya ile MEB Mutabakatını imzaladı. Türkiye Akdeniz’de hem durum üstünlüğü, hem de deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasında kritik kazanımlar elde etti. Rus gazını doğrudan Türkiye’ye iletecek TürkAkım boru hattı tamamlandı.
Engel Dinlemedi Başarıya Ulaştı
İstanbul’un ulaşım sorununa çözüm üstüne çözüm geliştirildi. Şu an en sık kullandığımız köprülere, yollara zamanında karşı çıkıldığını biliyor muydunuz? Mesela Marmaray, Avrasya Tüneli, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi köprüsü… Diğer yandan hem içerde hem dışarda toprak bütünlüğü, milli teknoloji sayesinde korundu. Yerli ve milli İHA/SİHA, modern piyade tüfeği, milli tank Altay, Atak helikopteri… İçeriden ve dışarıdan her türlü müdahaleye rağmen Türkiye’nin 18 yılda kat ettiği yol bunlarla sınırlı değil ancak saymakla da bitecek gibi değil.