Site icon Ekonomi Gerçekleri

Türkiye: Toplu iğneden insansız hava aracına bir devrim hikayesi

Türkiye’de son 20 yılda sanayi ve teknoloji üretimi alanında yaşanan ilerlemeler adeta devrimi andırır cinsten. 2002 öncesi toplu iğne üretebilen bir iklimden teknoloji üretimi söz konusu olduğunda insansız hava aracı geliştirebilen 6 ülkeden biri haline gelmesi köklü bir değişimin somut kanıtı olarak karşımıza çıkıyor.

Türkiye’de yazılım geliştirenlerin hayali ihracatla suçlandığı bir yönetim anlayışından, milyar dolarlık yazılım şirketlerini doğuran bir ekonomiye nasıl geçtiğini anlamak için ülkenin geçtiğimiz 20 yıllık serüvenini iyi bir şekilde analiz etmek gerekiyor. Bu analiz neticesinde de yazılım sektörünün geleceği daha net bir şekilde karşımıza çıkıyor.

Hikayeyi bilen bilir, NETAŞ 1992’de 2 milyon dolar tutarında yazılım ihraç ettiğinde, şirket yetkilileri hayali ihracatla suçlanmış. Yazılım sektörünün geleceği böylelikle tehlikeye girmiş. Gerekçe ise çok ilginç: söz konusu ihracata ilişkin tır yükleme belgeleri yok! Ortada bir ihracat varsa bir mal olmalı ve bu malın tır ile taşınma belgesi bulunmalı diye düşünmüş dönemin aklı evvel yöneticileri.

Hasılı kelam devlet yetkililerini bir türlü ikna edemeyen şirket yöneticileri ne yapalım ne edelim diye düşünürken çözümü yazılımı büyük film makaralarına kaydetmekte bulmuşlar. Malum, o zaman bırakın mobil depolama aygıtlarını, cd bile yok. “Metresi 2000 dolardan 1000 metre yazılım” diye gümrük belgesi düzenlemiş de ancak öyle yırtmış adamlar. Yani yazılıma patates muamelesi yapmışlar adamlar. Zaten tehlikede olan yazılım sektörünün geleceği, neredeyse yerle bir olmak üzereymiş.

Bunun gibi, hatta bundan daha trajikomik onlarca hikâye var Türkiye’nin geçmişinde. Kapatılan uçak fabrikaları, üretilmeyen devrim arabaları, katledilen Aselsan mühendisleri… Yani anlayacağınız o günlerde yazılım sektörünün geleceği pek de söz konusu değilmiş.

Peki ne oldu da 2002 sonrası fotoğraf değişti?

Ne oldu da Türkiye dünyada sadece 6 ülkenin üretebildiği insansız hava araçlarını üretebilen, hatta teknoloji üretimi alanında ilk 3 ülke arasında yer alan bir sanayi ve teknolojiye sahip oldu?

Ya da şöyle soralım; yazılım ihracatının hayali ihracat sayıldığı bir ülkede ne değişti de milyar dolarlık yazılımlar geliştirilebilir hale gelindi?

Bu değişimi anlayabilmek için Türkiye’de yatırım ortamının iyileştirilmesi adına kamu tarafından üstlenilen rolü ve gerçekleştirilen reformları detaylı bir şekilde incelemek gerekiyor.

81 ili kapsayan 26 adet kalkınma ajansı kuruldu.

Eskiden Devlet Planlama Teşkilatı vardı ve ülkenin kaderi Ankara’da bulunan bu kurumda çalışan uzmanlar ve bürokratlar tarafından belirleniyordu. Ankara’nın da, Hakkari’nin de Balıkesir’in de kaderi bu kurumda, masa başında yazılan-çizilenlerle belirleniyordu.

Bu şekilde bir ilerleme kaydetmenin mümkün olmadığı aslında Türkiye’nin 80 yıllık tarihinde kat ettiği mesafeye bakınca kolayca anlaşılabilen bir durum. Nitekim 2002 sonrası kamu, inisiyatif alarak devrim niteliğinde bir karar aldı. Merkezi planlamadan yerinde planlama anlayışına geçti ve bölgesel kalkınma ajansları kuruldu. Her ilin kalkınma ajansı yerinde açılarak bölgesel kalkınma projeleri için plan ve programlar yerinden geliştirildi. Üstüne üstlük devlet personeline dedi ki; bölgesel kalkınma projeleri hayata geçirileceği için burada yatacak burada kalkacaksınız, burada her kim yatırım yapmak istiyorsa var gücünüzle yardım edeceksiniz. Bölgesel kalkınma projeleri de böylelikle hayatımıza girmiş oldu.

Geçtiğimiz 20 yıllık süreçte Türkiye’de yatırımların katlanarak artmasında işte bu bölgesel kalkınma ajansları katkısını yok sayamayız. Üstüne üstlük bölgesel kalkınma ajansları yatırımcılara kapasitelerini artırmaları, yeni yatırımlar yapmaları ve yeni ürünler üretmeleri için her yıl yaklaşık 1 milyar TL civarında hibe dağıtıyor. Aynı zamanda bölgesel kalkınma ajansları, kuruluşundan bu yana yaklaşık 10 milyar TL hibe dağıttı.

Atıl vaziyette duran KOSGEB’ler devreye alındı ve KOSGEB destekleri başladı

Fuara mı gideceksin, reklam ve tanıtım mı yapacaksın, hanıma dükkan mı açacaksın, enişteyle atölyeleri mi birleştireceksin, yeni bir buluşun mu var ya da ürününü mü geliştireceksin… İşte bütün bunları projelendirip başvurulduğunda KOSGEB destekleri devreye giriyor ve girişimciler ile yatırımcılara parasal destek veriliyor. Hem de KOSGEB destekleri büyük küçük demeden bütün projelere yardım ediyor. Lafın özü; KOSGEB destekleri kapsamında 18 yılda yaklaşık 30 milyar TL hibe dağıtılmış durumda. 2002 yılında kadarsa KOSGEB destekleri ortaya çıkarıldığında, dağıtılan hibe miktarı 1 milyar TL bile değil.

Teknoparklar: Teknoloji üretim merkezleri kuruldu

İnanması belki güç ama; 2002 yılında Türkiye’de 2 teknopark varmış fakat bu teknoparklarda yer alan işletmeler teknoloji üretimi denildiğinde kayda değer bir faaliyet göstermemiş. Daha doğrusu gösterememiş. Çünkü para yok altyapı yok. Bunun doğal bir sonucu olarak da teknoloji üretimi çalışmaları yeterli seviyeye ulaşamamış.

Şu anda ise Türkiye’de 75’i aktif 6’sı hazırlık aşamasında olan toplam 81 teknopark var. AR-GE proje pazarını daha iyi anlatmak gerekirse 2002 yılına kadar TUBİTAK özel sektörün yaklaşık 1.100 AR-GE proje fikrini desteklemişken, 2002-2019 yılları arasında 17.500 AR-GE proje desteklenmiş. Yine TÜBİTAK’ın 2002 yılına kadar özel sektöre sağladığı AR-GE proje desteği sadece 750 milyon TL iken, 2002-2019 yılları arasında 12 milyar lira olmuş. Yani 2002 yılına kadar desteklenen AR-GE proje sayısının ve tahsis edilen finansal desteğin neredeyse 16 katı.

İhracatın ve ihracatçının desteği Eximbank

Eximbank 1987 yılında Turgut Özal tarafından kuruluyor. Yapısal olarak bilinen bankalar gibi çalışmıyor, para yatırıp fatura ödenebilen ya da havale yapılan. Bu banka, ihracat aşamaları göz önüne alındığında ihracatı ve ihracatçıyı desteklemek amacıyla kurulmuş ve ihracat aşamaları kuruluşundan sonra 5 sene çok iyi çalışıyor bu banka. Fakat Turgut Özal’ın ölümüyle birlikte tarihinin en kötü ekonomik yıllarını yaşayan 90’lı yılların Türkiye’sinde atalete terkediliyor Eximbank. Öyle ki ihracat aşamaları geldiği son noktada 1993 sonrası ancak personel maaşını ödeyecek duruma geliyor. Kısacası ana işlevini kaybediyor.

Ta ki 2002 yılında birileri el atıyor ve yeniden hayat veriyor bankaya. İhracat rakamları araştırıldığında görüyoruz ki Eximbank geçtiğimiz 18 yılda ortalama 30 milyar dolar ihracat kredisi ve sigorta desteği sağlamış.

Dahası ihracat aşamaları ele alındığında firmaların yurt dışında mağaza açması/depo kurması, ihracatını artırması, markalarının ve ürünlerinin tanıtımının yapılması için Ticaret Bakanlığı geçtiğimiz 18 yılda 46 milyar TL ihracat desteği verdi. Tamamen hibe, yani geri ödemesiz. İşte size ihracat rakamları gelişimi…

Sonuç; ihracat rakamları detaylı incelendiğinde Türkiye 90’lı yıllarda 1 yılda yaptığı toplam ihracatı (15 milyar dolar) şimdi 1 ayda yapıyor. Aynen öyle, Türkiye Ocak ayında 15 milyar dolar ihracat yaparak ihracat rakamları açısından gelişimini gözler önüne serdi.

80.479 adet Yatırım Teşvik Belgesi düzenlendi

Nedir bu Yatırım Teşvik Belgesi?

Devlet diyor ki; sen yatırım yap; yani fabrika kur-istihdam artışı sağla-üretim yap, ben de senden şu kadar yıl vergi almayayım, bu kadar yıl prim ödeme, al sana bedava yer, düşük faizli kredi vesaire. Gelin, yatırım teşvik belgesi detaylarına birlikte bakalım.

İl yatırım teşvikleri araştırıldığında 1984-2002 arası 18 yıllık dönemde özel sektör 267 milyon TL yatırım yapmış. 2002-2020 yılları arasındaki il yatırım teşvikleri sonuçlarına göre 80.479 yatırım teşvik belgesi düzenlenmiş, yani 80.479 yatırım yapılmış ve yapılan bu yatırımların toplam tutarı 1 trilyon 500 milyar TL. İl yatırım teşvikleri kıyaslamasına gidersek bu rakamlar, 1984-2002 yılları arasında yapılan yatırımın tam 6 katı.

Yabancı yatırımlar konusunda da dikkat çeken bir sıçrama var. Söz konusu dönemde yabancılar 4.416 yatırım yapmış.

Ve daha da önemlisi bu yatırımlar 3 milyon kişiye iş imkânı sağlamış ve aslında istihdam artışı gerçekleşmiş. Bu rakamı daha iyi anlamak için şöyle bir kıyas yapalım;

Türkiye’de yaklaşık 4 milyon 700 bin kamu personeli, yani memur var. Bu demek oluyor ki yapılan yatırımlar, devletin istihdam ettiğinin %70’i kadar istihdam sağlamış. Böylelikle istihdam artışı önlemez şekilde yükselişe geçmiş.

Bu kadar destek, bu kadar teşvik, artan üretim, istihdam artışı ve ihracat. E fabrika kuracak yer kalmadı. Bütün organize sanayi bölgeleri fabrikalarla doldu taştı. Peki ne yapıldı da bu kadar fabrika kurulabildi?

Yeni Organize Sanayi Bölgeleri kurmaya başladı Sanayi Bakanlığı. 2002 öncesi 140 olan OSB'lerin sayısı 18 yılda 334'e yükseldi.

Özetle Türkiye’de 80 yılda ne yapılmışsa, geçtiğimiz 18 yılda onun 16 katı 40 katı veya 50 katı yapılmış. Bu da Türkiye’nin toplu iğneden insansız hava aracına nasıl geçiş yaptığını çok net anlatıyor. Ya da şöyle açıklayalım; yazılım sektörünün geleceği görülmek isteniyorsa Türkiye’nin yazılım ihracatını hayali ihracat sayan bir ülkeden milyarlarca dolarlık yazılım şirketlerine sahip bir ülkeye nasıl dönüştüğü geçtiğimiz 18 yılda atılan devrim niteliğinde adımlarda gizli.

Exit mobile version