Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki ekonomik savaşta tansiyon her geçen gün daha artıyor.
Amerika Birleşik Devletleri uzun süredir Çin’in teknoloji devi Huawei’yi casusluk yapmakla suçluyor. Reuters tarafından aktarılan bilgiye göre Google, dünyanın en büyük ikinci akıllı telefon üreticisi konumuna yükselen Huawei ile ortaklığını sonlandırdı.
Google’ın çatı şirketi Alfabet Inc, Huawei ile olan yazılım, donanım transferi ve teknik servis ile ilgili iş birliğini askıya aldı. Google’ın kararı doğrultusunda, Huawei’nin Android yazılımı kullanan ve henüz piyasa sürülmemiş yeni versiyonlarında Google Play Store, Gmail ve Youtube gibi en çok kullanılan mobil uygulamalara erişim olmayacak.
Huawei, Çin merkezli ve dünyanın en büyük telekomünikasyon donanımları üreticisi. Şirketin başta ABD olmak üzere pek çok ülkede 5G yatırımları ve çalışmaları bulunuyor. Ancak şimdilerde pek çok ülke Çin’in Huawei marka akıllı telefonları yaygınlaştırarak casusluk faaliyeti yürüttüğü kanaatinde. Google ile ilgili haberler henüz tazeyken Bloomberg tarafından ABD’li işletim üreticileri Qualcomm ve Intel’in de Google’ın kararını takip ettiği ve Huawei ile olan ortaklıklarını sonlandırdığı duyuruldu.
Peki bu Huawei nereden çıktı nasıl piyasaya damga vurdu bir göz atalım.
Huawei’nin yönetim kadrosunu tanıttığı bölümde kurucu Zhengfei’nin 1944’de Çin’in kırsal bir bölgesinde dünyaya geldiği, İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık Enstitüsünde eğitim gördüğü aktarılıyor. 1974 yılına kadar inşaat mühendisliği alanında çalışan Zhengfei, daha sonra, Liao Yang Kimyasal Elyaf Fabrikası’nı kurmakla görevli olan Mühendislik Kolları’na asker olarak katılıyor.
Ren bu ekipte; teknisyen, mühendis gibi görevler almış ve son olarak, Yardımcı Alay Komutanlığı’na eşdeğer bir görev olan Yardımcı Direktör olarak terfi etmiş. Üstün performansı nedeniyle, 1978’de Ulusal Bilim Konferansı’na ve 1982’de 12. Komünist Parti Ulusal Kongresi’ne davet edilen Ren, 1983’te Çin hükümeti tüm Mühendislik Kolordusunu feshettikten sonra ordudan emekliye ayrılıyor.
1987 yılında ise Huawei’yi kurmaya karar veriyor. Zhengfei’nin Çin hükümetiyle bu yakın ilişkisi Huawei’in, Çin güdümünde çalıştığı iddialarının da kaynağını teşkil ediyor.
Bugün birçok telefon markası, kablosuz ağlara bağlanılmasını sağlayan donanımlarını Huawei’den satın alıyor. Aslında aylardır devam eden bu gergin süreci Huawei kurucusu Ren Zhengfei, ABD başkanı Trump’a iyi niyet göndermeleri yaparak yumuşatmaya çalışmıştı. Gerginliği tırmandıran olay ise, Zhengfei’nin kızı ve firmanın CFO’su Meng Wanzhou’nun Kanada’da tutuklanmasıyla başlamıştı.
2018 yılı, akıllı telefon satışları açısından Huawei için oldukça verimli bir yıl oldu. Zira şirket, 2018 yılının ikinci çeyreği itibarıyla Apple’ı geride bırakarak dünyanın en büyük ikinci akıllı telefon üreticisi haline geldi.
Telefon satışları istendiği gibi devam ediyor olsa da 2018, özellikle siyasi açıdan Çinli akıllı telefon üreticisi için oldukça zor geçiyor. Huawei’nin sahip olduğu bilgileri Çin hükumeti ile paylaşmak zorunda olduğu yönündeki iddialar ise şirketin işlerini fazlasıyla baltalıyor. ABD’nin Çin’le olan en büyük anlaşmazlıklarından biri olan “fikri mülkiyet hakları” yani “teknoloji hırsızlığının” Huawei ve ZTE gibi şirketler aracılığıyla yapıldığı iddia ediliyor. Pek çok ülke Huawei ürünlerine karşı temkinli yaklaşmaya başlasa da hala 170 ülkede hizmet veren Huawei, dünyanın en önemli telekomünikasyon şirketlerinin % 80’i ile iş yapar halde.
Ancak başta ABD olmak üzere pek çok ülke, Huawei gibi Çinli şirketleri teknoloji hırsızlığıyla suçluyor. Yeni Zelanda, Japonya, Kanada ve Avustralya’daki hükümetler şirketin ekipmanlarının kullanımını engellemek için çoktan bazı düzenlemeler yürürlüğe koydular. Başkanlık kararnamesinde herhangi bir ülke veya şirket ismi verilmemesine rağmen, ABD yetkilileri daha önce Huawei’yi bir “tehdit” olarak nitelendirdiler ve müttefiklerinin yeni nesil 5G ağlarında Huawei ağ ekipmanlarını kullanmamaları için lobi faaliyeti yürüttüler.
İşte tam da bu sebeplerden Huawei, Çin-ABD geriliminin merkezinde yer alıyor. Aslında ticaret savaşının ana unsurlarından biri demek de yanlış olmaz. ABD Ticaret Bakanı Wilbur Ross yaptığı açıklamalarda Çin ve ABD arasındaki sorunun altında yatan asıl sebepleri açıkça belirtmişti.
“Çin ile uzlaşının zor olduğunu düşünüyorum. Asıl mesele iki ülke arasındaki ticaret açığı değil. Sadece o olsaydı sorun çözülürdü. Asıl mesele fikri mülkiyet hakları, zorla teknoloji transferi ve casusluk.”
Bu açıklamalar sorunun kolayca çözülmeyeceğini ve iki ülke arasındaki gerilimin daha uzun yıllar devam edeceğini gösteriyor. Zira mesele sadece iki ülke arasındaki ticaret açığı değil.
Asıl mesele Çin’in küresel lider olmasını sağlayacak teknoloji devriminin önüne geçmek.