Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı sonrasında enerjide Rusya'ya bağlı ülkeler, alternatif enerji kaynaklarına yöneldi. Çoğu ülke planlarını petrol ve kömür üzerine kurdu. Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı enerjide yeni bir kriz doğurdu. Kısa bir zaman önce Glasgow'da düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği konferansında fosil yakıtların azaltılması kararları alınmıştı. Ancak verilen tüm sözler unutuldu. Başta büyük devletler olmak üzere çoğu ülkeler planlarını petrol ve kömür üzerine kurdu. Koronavirüs salgını ve Rusya-Ukrayna savaşı öncesi, 2030 yılına kadar dünyada petrol talebinin önce zirveye çıkması, ardından da yerini yenilenebilir kaynaklara bırakması bekleniyordu. Salgında dünyanın günlük petrol talebi 100 milyon varilden 82 milyon varile kadar geriledi. Normalleşmeyle birlikte bu rakam yeniden 100 milyonun üzerine çıktı. Ukrayna Rusya savaşıyla enerji adeta bir silaha dönüştü. Fiyatlar tüm dünyada zirve yaptı. Brent petrolün varil fiyatı 140 doları, kömürün tonu ise 500 doları aştı.
Enerjide dışa bağımlılık bir sorun haline geldi
Bu durum ekonomik krizle birleşince enerjide dışa bağımlılık, yaptırımlar ile yeniden gündeme geldi. Başta Avrupa Birliği olmak üzere birçok ülke Rusya'ya bağımlılıktan kurtulma planları yapmaya başladı. Özellikle yaşanan ekonomik sorunlar dünyayı yeniden petrol ve kömüre itti. İklime dair verilen "çevre dostu" sözler unutuldu. 2021 yılında dünya genelinde 8 milyar tonluk rekor seviyede kömür tüketildi. Gelişmekte olan ülkeler için de artan maliyetler sürdürülebilir boyutta değil. Bu yüzden fosil yakıt talebi onlar için bir süre daha devam edecek. Enerji fiyatlarının çok arttığını vurgulayan Nişantaşı Üniversitesi Rektörü Şenay Yalçın, ''Doğalgaz fiyatları yüzde 600 kadar arttı. Son 1-1,5 sene içerisinde kömür 300 dolar seviyesini denedi. Bu tarihte hiç görülmüş bir olay değil. Petrol fiyatları düşünün ki bir zamanlar 40 dolarlara kadar düşen petrol fiyatları 140 dolar gibi bir pik yaptı. Şu anda da 100 doların üzerinde seyrediyor ki bu normal gelişmekte olan ülkelerin endüstrilerinin kaldıracağı bir durum değil." açıklamalarını yaptı. Başta Avrupa Birliği olmak üzere gelişmiş ülkelerde ise durum biraz daha farklı. Avrupa Birliği 1965'ten beri kömürü azaltmaya çalışıyor. AB, 2030 yılına kadar kömür yataklarını kademeli olarak kapatma kararı almıştı. Gelişmeler bu kararı da etkiledi.
Kısa vadede düzen değişmeyecek
"Almanya kömürden çıkmaya hazırlanırken şimdi kömür ve elektrik üreten santrallerin kullanım ömrünü uzatma konusunda görüşmeler yapıyor. İngiltere aynı şekilde. Yani Avrupa genelinde Rusya'ya olan bağımlılığı azaltmak için kendi öz kaynakları ya da Rusya dışındaki ülkelerden ithal edebilecekleri bir kaynak kömür onlar için. En fazla kömürü de Rusya'dan ithal etseler de Avrupa ülkeleri. Burada Kolombiya Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya gibi de tedarikçiler söz konusu. Yani dolayısıyla kömür talebi aslında şu anda özellikle günümüzde hatta bundan belki beş on yıl sonrası içinde ileride Avrupa ülkeleri için de özellikle talebinin korunacağını hatta artmaya devam edeceğini bekleyebiliriz."
Bu durumun bir süre devam edeceğini vurgulayan Yalçın, "Önümüzdeki yıllara bakacak olursak bu enerji değişim sistemi içerisinde petrol ve kömüre olan bağımlılık tedrici olarak azalacaktır. Ancak petrolün şu andaki dünya çapındaki yapısına lojistiğine bakacak olursak bugünden yarına bu değişmeyecek." ifadelerini açıklamasına ekledi.