Fransa nasıl bu kadar geri kalabildi?
Sır olmaya devam eden bir nokta var: Fransız sanayisi İHA üretiminde nasıl Amerika, İsrail ve Türkiye'nin bu kadar gerisine düştü? Fransız İHA’larının tarihi oldukça açıklayıcı. 2008'de uçması beklenen ilk EuroMale projesi terk edildi ve 2014'te EuroDrone adı altında yeniden doğdu. Çeşitli maceralardan sonra 2018 yılında Fransa, Almanya, İtalya ve İspanya tarafından Bayraktar TB2'den on dört yıl sonra 2028 yılı için planlanan ilk uçuşla lanse edildi… Ancak bu konfederasyon, ağırlığı nedeniyle ne yazık ki Fransızlara özellikle Afrika'da terörle mücadele operasyonlarında çok yararlı olabilecek operasyonel bir insansız hava aracının teslimatını geciktirdi. Bunları Türk medyası değil Fransız medyasından Le Figaro gazetesi yazdı. Le Figaro aynı zamanda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Afrika gezisini de değerlendirdi.
SİHA'lar hayal edilen silahlar
Fransız sanayisi geri kalmışlığının yanında Le Figaro'daki yazıda, petrol ülkeleri Angola ve Nijerya'da Erdoğan'ın asıl görevinin Türk silahlarını satmak olacağı belirtildi.
Bu silahlı İHA, hâlihazırda dört cephede parladığı için Afrika'da iyi satacak gibi görünüyor. Irak'ın kuzey batısındaki Sincar'da, Ağustos 2018'de PKK'nın çok üst düzey bir lideri olan İsmail Özden'i öldürmeyi başardı. Libya'da General Hafter ve Wagner grubunun Rus paralı askerlerinin Trablus'u ele geçirme taarruzunu engelledi. İdlib’de Beşar Esad'ın ordusunu yenilgiye uğrattı. Dağlık Karabağ’da ise Azerbaycan'a Ermenistan'a karşı zafer kazandırdı.
Aynı zamanda yazıya göre, bu insansız hava araçları, üçüncü dünya ülkelerinin yerel savaşları için ideal silahlar. Savaş uçaklarından yirmi kat daha ucuzlar ve hiçbir pilotu tehlikeye atmıyorlar. Afrika, Orta Doğu ve Orta Asya'da Türk nüfuzunun bir aracısı haline geldiler. Erdoğan'ın kendisinden daha güçlü ülkelerle -Amerika, Çin, Rusya- asla çatışmadan akıllıca geliştirdiği bir nüfuz bu. Ancak Haziran 2020'de Libya açıklarında denizlerde girdiği güç savaşında yenilgiye uğrattığı Fransa gibi bir alt seviyedeki güçlere meydan okumaktan çekinmiyor.
Cumhurbaşkanının Afrika gezisinin değerlendirildiği yazıda gezinin olası ekonomik katkılarına da değinildi. Recep Tayyip Erdoğan; Angola, Nijerya ve Togo'yu ziyaret edeceği üç günlük bir Batı Afrika turu için 17 Ekim 2021'de yola çıktı. Peki, ülkesinden bu kadar uzakta Gine Körfezi'nde ne yapacak? Portekiz, İngiliz ve Fransız etkileri olan bu üç ülkeyle neden ilgileniyor? Altında Avrupa'daki rakiplerinden daha ucuz ve Çinli rakiplerinden daha kaliteli altyapı inşa edebilen büyük Türk inşaat şirketlerini desteklemek üzere sadece ekonomik bir neden mi yatıyor? Hâlihazırda Afrika'da 58 farklı noktaya uçuş düzenleyen Türk Hava Yolları'nın Afrika'da yaygınlaşmasını mı teşvik etmek istiyor? Bu ziyaret turu aslında Türkiye Cumhurbaşkanı’nın uzun süredir devam eden Afrika stratejisinin bir parçası. Neredeyse yirmi yıllık ve Osmanlı İmparatorluğu'nun çok eski bir geleneğini benimseyen bir politika. Massava'nın (şimdi Eritre'de) Aden gibi bir Osmanlı şehri olduğunu unutmayalım.
Haberde, Türkiye'nin 20 yılda Afrika'daki büyükelçilik sayısını 9'dan 43'e çıkardığını ve ticaret hacmini 4 milyar dolardan 26 milyar dolara yükselttiğine dikkat çekildi.
THY, Mogadişu'ya hizmet veren tek büyük hava yolu
Le Figaro gazetesinin "Erdoğan, Afrika'daki varlığını güçlendiriyor" başlıklı haberinde, Erdoğan'ın 2000'li yıllarında başında "Batılı sömürgeci güçlerin" Afrika'ya ilgisinin azaldığını tespit ettiği ve öncelikle Somali ve daha sonra Libya gibi "Müslüman Afrikalı ülkelerde" varlık göstermeye başladığı belirtildi. Bu ülkelerin istikrarsızlığı onu korkutmadı. Türk Hava Yolları, Mogadişu'ya hizmet veren tek büyük hava yolu.
Batılılar, 1992'den 1994'e kadar, "insani" bir askeri müdahale yürütmüş ancak on sekiz ay kaldıktan sonra usanmışlardı. Uzun vadeli diplomasi inşa eden Erdoğan, Somali'den hiç bıkmadı. Hatta 2017'de Mogadişu'da deniz kenarında bir askeri üs kurdu. Buradan Arap Denizi, Aden Körfezi ve Kızıldeniz'e erişimi sağlıyor. Yeniden bir deniz gücü olan Türkiye’nin hareket alanını Akdeniz ve Karadeniz ile sınırlamaya hiç niyeti yok. Doğu Afrika ve Hint Okyanusu ile ilgileniyor. Burada büyük güçler (ABD, Çin, Fransa) kampında yer almak istiyor.